2 Şubat 2010 Salı

paris, 22 kasım 1908 Le Corbusier

değerli hocam,

birkaç günlüğüne memlekete dönüyorum; hem sizi hem de anne babamı göreceğim için çok sevinçliyim, ama aynı zamanda içim de daralıyor. dostum perrin'den aldığım kartlar ve mektuplar bende bir tedirginlik yarattı... sizinle karşılaştığımızda da yanlış anlaşılmak değil, bu görüşmenin bana sevinç ve cesaret vermesini istiyorum. bunun içinde kim olduğumu anlatmak bir gereklilik olarak önümde duruyor.
belkide beni salt bir gravürcü olarak yetiştirmemekte haklıydınız çünkü kendimi gerçekten güçlü hissediyorum.

size yaşamımın bir eğlenceyle değil, yoğun ve zorlu bir çalışmayla geçtiğini söylemem gereksiz çünkü bir gravürcünün, belli bir anlayışa sahip bir mimara dönüşebilmesi için dev bir adım atması gerekiyor...ama artık nereye gittiğimi bildiğime göre, bu adımı atmak için gerekli gayreti-büyük bir zevkle ve coşkuyla gösterebilirim.

paris'te zaman verimlidir; çalışmak isteyen için burada geçen saatler büyük bir güçtür. insan kendine karşı sert ve acımasız olmazsa, düşüncelerin bu dev kentinde kendini yitirir.

zihnini acı çekmeden zorlamayan biri için, akıp giden saatlerin verimli saatler olup olmadığını gösterecek hiçbir şey yok.

paris'te yaşam çetindir-hareketli bir çetinlik. paris düş kuranların ölümü, çalışmak, ortaya bir iş çıkarmak isteyen ruhlar için ise her dakika şaklayan bir kamçı darbesidir. paris'te yaşam benim için yalnızlıktır. 8 aydan beri yalnız yaşıyorum. her insanda var olan o yerleşik inançlara karşı savaşan ruhla baş başayım ve her gün onunla konuşmak istiyorum. işte bugün kendi ruhumla konuşabiliyorum.

''olmayacak düşler kurmadım''

sözünü ettiğim kavramlar çok geniş bir alana yayılıyor; beni coşturuyor... bana eziyet ediyorlar; bir içsel olgu tarafından kışkırtılan içimdeki güç bana yapabilirsin! diye haykırdığında bu kavramlar beni alıp götürüyor, bana kanatlar takıyor. henüz dümdüz gözüken ufkuma silik bir şekilde işlediğim şeylere ulaşmam için kırk yılım var.

bugün viyana darmstadt gibi bir iki alman okulunun kazandığına benzer başarı kazanma düşleri artık sona erdi. bu çok kolay bir başarı. bense gerçeğin ta kendisiyle savaşmak istiyorum. belki,- belki değil mutlaka-çok acı çekeceğim. ama zaten bugün huzurlu bir yaşam düşlemiyorum. kendimi gelecek için hazırlıyorum. belki de en az düşündüğüm, kitleleri fethetmek... fakat ben içtenlikle yaşayacağım ve sövgüler beni mutlu edecek.

içimdeki güç konuşuyor ve ben bunları söylediğim zaman düş kurmuyorum.

ah ne çok isterdim ki dostlarım, arkadaşlarımız yaşamın gündelik zevklerini bir kenara bıraksınlar ve en aziz bildiklerinden-bunların iyi olduğuna inanıyorlar- vazgeçerek ne denli sığ şeylerle ilgilendiklerinin ve ne kadar az düşündüklerinin bilincine varsınlar.

parise gelince içimde büyük bir boşluk hissettim ve kendi kendime dedim ki: ''zavallı henüz hiçbir şey bilmiyorsun ve ne yazık ki neyi yapmadığını da bilmiyorsun.'' bu benim en büyük kaygım oldu. kime danışmam gerekiyordu? perret'yi gördüm ama ona bu konuda soru sormaya cesaret edemedim. bu adamların hepsi bana dediler ki ''siz mimarlık konusunda yeteri kadar bilgilisiniz.'' sonunda ruhum isyan etti ve eskilere danışmaya karar verdim. roman biçeminin temsilcileri!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder